Deniz’le Nilsu her zamankinden daha farklıydılar… Büyüdüklerinin kanıtıydı bu durum belki de… Nasıl bir paylaşımcılık… İkisi de eline ne alsa bir diğerine uzatıyor sevgiyle… El ele tutuşup yürüdüler resmen… Nilsu suskun kalmayı tercih etse de, Deniz “Sişu" diyerek etrafında dolaştı sürekli… Çok tatlıydılar ama en güzeli Deniz saldırma girişimlerini tamamen bırakmıştı… Demek ki gerçekten bir dönem bu diye düşündük…
Öğlen o uyurken, ben de Nilsu’nun yazlıklarını ve küçülenlerini kaldırdım… İçim acıdı resmen… Ne kadar çok şey doğru düzgün giyilmeden işe yaramaz duruma geliyor… Şimdilik vermiyorum kimseye… Bekliyle başlayan bir ikinci çocuk düşüncesi var ya… Olmasa bile kız kardeşim evleniyor yakında…
Bizim bücür ben iş yaparken oyuncaklarıyla oynadı yanımda uslu uslu… Şaşırdım bu kadar izin vermesine bana… Bir ara bikinilerini gösterdim… Elleriyle bıcı bıcı hareketi yaptı sevinçle… Daha çok şaşırdım…
Akşam dışarı çıktık… 365’e gittik… İş çıkışı babası da geldi… Yemek katına çıktığımızda treni görüp peşinden koşmaya başladı… Oysaki yakın zamanda bir kez binmişti sadece… Doğru düzgün bir şey yiyemedik tren diye tutturunca… Lokmaları boğazımıza dizip bindirdik el mahkum… Mutlu mesut kuruldu yerine… El sallamalar, öpücükler ardından… Ama bütün akşam çok zorladı bizi… O kadar başına buyruk ki…
Pazar günü tam kıyak geçti bize… Gece sadece 1 kere uyandı ve aylardan sonra normal kalkış saatinden 2 saat rötarla uyandı… Uzun süredir 9’da kalkmak gibi bir lüksümüz olmadığı için bize baldan tatlı geldi…
Öğleden sonra bebekli bir arkadaşımızdaydık… Cemre ile halleri yine süper bir seyirlikti… Biraz sevişip, biraz itiştiler… Ve akşamüstü bir ilk… El sallamalar, salya sümük ağlamalar, arkadaşlar, Yeni Türkü konseri…
Daha önce annem bizde kalırken, tatildeyken ya da biz Eskişehir’deyken bırakıp dışarı çıkmıştık ama sonra dönmüştük işte… Bu kez ayrı evlerde uyuyacak olmak beni çok etkiledi… Sabah uyanıp bizi göremeyince ne hisseder diye endişe etmekten alamadım kendimi… Gece yorganını kokladım içime çekerek o mis bebek kokusunu… Fırsatım vardı ama uyuyamadım… Sabahın körüne saati kurup kahvaltıya gittik babannesine işe gitmeden önce görebilelim diye… Bolca dalga geçti benle sevgili kocam… Aslında duruma son noktayı da geceden koydu beni arkadaşlarımıza gülerek anlatırken… “Bizim gece çıkamayışımızın sebebi Nilsu değil, karımmış, bunu anladım” diye…
Ve bu sabah… Keyifli uyanmış miniğim… Sorunsuz bir gece olmuş… Ama bizi görünce inanılmaz mutlu oldu… Yine bırakırım kaygısıyla bilmem ama işe giderken çok ağladı arkamdan… Şimdi dönüş saatini bekliyorum onu mıncıklamak için…
26 yorum:
bizim küçük adam sabahları işe giderken ben bırak ağlamayı arkamdan gümm! diye kapatıyordu kapıyı! o diil, ben ağlıyordum anlayacağın :P
Olabiliyormuş yani, birazda kendimize zaman ayırmamız lazım gerçektende, ama anne olmak başka işte kalıyor insanın aklı en emin ellerde olduğunu bilsede!!!
Bu arada bizde kaldırdık, yediği helal,giydiği haram, bende yazdım postumda ama fırsat olmadı yayınlamaya.
Özlemciğim birde hep soracağım, montessori grubumuza dahil misin sen? hep soracağım unutuyorum, arkadaşlardan çok güzel fikirler geliyor. Paylaşımlar çok faydalı oluyor.Haberin olsun canım.
ben çalışmıyorum ama bir yere giderken bir saat bile bıraksam garip bir vicdan azabı oturuyor içime.anlıyorum seni
bu arada montessori grubuna nasıl üye olabilirim????
bana kızgın mısın?
arayıp sormayan bi insan oldum..ama sor bi neden???
beni affet affett,rcem kendimi...
sevgilerimle.
Tibet'in sevgili annesi aslında belki bu da bir kırgınlık belirtisidir... Nilsu hep dedesinin kucağında cama ya da balkona çıkıp bana el sallar yukarıdan... Bugün dedesinin tüm ısrarlarına rağmen yapmadı:(
Güneş olabiliyormuş evet... Hatta sanırım bundan sonraki daha kolay olacak... Benim onun nasıl bakıldığıyla ilgili en ufak bir sorunum yok, tüm mesele onun ne hissettiğiyle ilgili... Türlü aksilikler ve ihmallerin ardından oldum sonunda gruba üye:)
Irmak bebeğin sevgili annesi ne yapacağız biz bu duyguyla... Annelik hep vicdan mı demek olacak? Gruba üyelik için http://montessoriegitimi.blogspot.com/ adresinden bloğa girip sağda mail grubuna üyelik için tıkla...
Sibel'cim aşkolsun neden kızgın olayım... Tam tersine haber alamayınca merak ettim seni ve Emre'yi... Ama yine de sormak istiyorum neden:)))
Özlemcim benim annemde bir üst katımda olmasına rağmen orda bile yatmaya bırakamıyorum Efe yi.Özlerim diye...ama arada bir kendimize vakit ayırmamız lazım,bırakmalıyız ve bu bağımlılığımızı biraz olsun bastırmalıyız.Bu şekilde nasıl olacak bilmiyorum.Bu kadar bağımlı olmamak gerektiğine inanıyorum ama uygulayamıyorum:(
Özlem öncelikle Nilsu'nun fotolarına bayıldım özellikle en son olanına.Biliyormusun aynı şeyleri yaşıyor olmamıza şaşırıyorum bazen bende geçen hafta kaldırdım yazlık ve küçülenleri babamıza da ikinci kız olursa işimiz kolayda oğlan olursa yandık diyordum.Valla ben bu yıl 2 kot 5 bluz almışım kendime bizim kıza ise 2 gardolap düzdükvalla ya.hele ayakkabılarına dünyanın parasını veriyoruz.
Ah benim yufka yürekli yengecim :)Valla bence de sevgili eşin doğrusunu söylemiş! Biz ayrılamalara uzun süre önce başladık; hepimiz için çok keyifli, çok da "dinlendirici" oluyor. Bayılıyorlar babaannedeki ilgiye... Onlar için de bir değişiklik hem.. Bence geç bile kaldın :)Ben de başta bu kalmalara karşı soğuktum; ama bir defada fikrim değişti. Ben de yorganları kokladım ama uyudum da ;)
bu kaçamaklar arada şart özlemcim,
sişu 'ya öpücükler son fotosuna bayıldım &:-)
Nilsu'yla Duru'yu çok benzetiyorum.İkiside bir avuç biber:) Dışarı çıktığımızda onun istediği yerlere gidiyoruz.Hele avm'lerde masa masa dolaşıyor.Her bebeğe yanaşıyor.Katiyen aksi birşey yaptıramıyorum.Bizde eşimle kendimize vakit ayırmamız gerektiğine inanıyoruz ama Duru gece uyanıpta(emmek için kalktığında) beni bulamazsa yıkıyor ortalığı.Ne babasını ne annaneyi istiyor.Dolayısıyla hiçbir yere gidemiyoruz:(
Ben de kışlıklara yer açmak için küçülenleri kaldırdım.Bayılarak aldığım ama bir kere bile giydiremediğim o kadar çok şey var ki:)
Şaşırtıcı bir şekilde ara ara izin vermeye başladılar bize diil mi, dilimizi ısıralım;-)
Cemre'li kitap bizde de var bu arada: )
bende kızımı bırakıp çalışmaya başlayamıyrum henüz.aynılarını yaşayacağımı düşünüyorum.
bu yüzden sürei elimden geldiğince uzatıyorum..
keyifli olmasınada çok sevindim..hiç bir bebek ağlamasın:(
öZLEM'CİM;BU PAZAR EVLİLİK YILDÖNÜMÜMÜZDÜ.TAMAM BAKICMIZ ŞEHİRDIŞINDAYDI AMA BABAANNEMİZ MÜSAİİTTİ.AMA O KADAR ÇOK BAHANE UYDURDUM Kİ;EŞİM ANLADIM Kİ SORUN EZEL DEĞİL SEN EZEL'DEN AYRILAMIYORSUN DEDİ..SESİ BİRAZ KIRGINDI..HANGİSİ DOĞRU ŞAŞTIM????
BU ARADA MAŞALLAH NİLSUYA,UĞURBÖCEĞİNE SEVGİLER..
Betül sen çok şanslıymışsın ama anlıyorum bu duyguyu... Yine de ara sıra yapmalısın kaçamaklar. En azından sabah uyanır uyanmaz görme şansın var.
Sinem teşekkür ederim:) Daha üstüne geçirmediği o kadar şey var ki... Bu kış çok akıllı davrandım... Öyle elbise filan yok 10 çeşit... Yazık ya...
Gül bana ne zaman yengecim desen bir anlığına afallıyorum... Yengeye gidiyor aklım hep... Neyse yengeç anneleri böyle oluyor işte hep:) Sen biraz da zorunlu ayrılıklar yaşadığın için daha kolay alıştın... Keyifli olduğuna eminim... Ben de alışacağım merak etme... Senden geri kalamam bilirsin:)
Demet kesinlikle haklısın, devamı gelecek... Teşekkürler bu arada:)
Bige ne kadar benziyorlar bilemiyorum ama biber tanımlamasına bayıldım:) Şu anlattıklarına bakınca da oldukça benzediklerini anlıyorum:)
Deniz bizde bundan sonra ara ara olacağını umuyorum:) Okumana izin veriyor mu bari... Bizimki tek tek resimleri gösterip soruyor en çok:)
Alya'nın sevgili annesi ben de yaşadım o duyguyu bir süre... Sonra el mahkum başladık... Uzatma şansın varsa ne güzel... Amin:)
Dijle'cim kutlamıştım ama bir kez de burdan kutlamak isterim... Kocalar asıl sorunun biz olduğunu bizden iyi biliyor sanıyorum:) Doğruyu bulursan bana da haber ver:) Sevgiler bizden:)
nemde bırakıp bir yere gidersem kırk kere arıyorum veya uyuduğu zaman bile özlüyprum.. halbki o uyyurken yaot sende dinlen dimi.ama olmuyor işte.. kıyafet işini düzenleme olayı bizdede bekliyor.. elimiz gitmedi henüz... ama ben bekletmiyorum.. ihtiyaç sahiplerine belediyeye kadın sığınma evlerine veriyorum.. dolaplarda bekleyip sandık lekesi olacağına birinin işine yarasın dedim hep ama pişman olmam umarım.
öpüyorum karabiberi.
Ah o bücürler hayatımıza öyle bir giriyorlarki onlar olmadan önce ne yapıyormuşuz acaba diyemeden geçemiyor insan. Bende Gazihandan 9 aylıkken 2 gün ayrılmak zorunda kalmıştım çoook zordu çok. Yine sen şanslıymışsın koklayacak bişeylerin varmış şehirdışına giden ben olunca kokusu burnumda tüttü. allah yokluklarını göstermesin
Esra'cım seni takdir ettiğimi söylemiştim hep... Zormuş gerçekten... Eğer kıyafetleri tutman için güçlü bir neden yoksa tabii ki vermek en güzeli;)
Yasemin ben de aynen öyle düşünüyorum... Aslında çok daha küçükken bir kere İstanbul'a gitmiştim çok yakın bir arkadaşımın düğünü için... O zaman daha rahattım çünkü aklı o kadar kesmiyordu... Hep söylüyorum sorun nasıl bakıldığıyla ilgili değil kesinlikle, beni göremeyince ne hissettiğiyle ilgili:)
Bende ömerin küçülenlerini saklıyorum.2.çocuk için lazım olur düşüncesiyle.
Öyle çoklarki artık koyacak yer bulamıyorum,ne çok alıyoruz ve ne çabuk küçülüyorlar :)
Esin demek sen de ikinci çocuk fikrine sıcak bakanlardansın:) Gerçekten inanılmaz bir savurganlık bu...
ahh o küçülenler var yaa sonradan lazım olunca nasıl mutlu oluyor insan bilemezsin. kendimden biliyorum.. :) 3-5 aya kadar oğlumun küçülenleri tekrar kullanılmak üzere ortaya çıkarılacak yaa. yepyeni kalıyolar bi de.. 2 değil 5 çock bile büyütürler abartısız.. :)
tam bu pozu vermişken çenesinden cuup diye öpesim geldi :)
Yorum Gönder