23 Ekim 2009 Cuma

Günlerin getirdikleri

Geçen gün babanneni aradım cepten… Sen dedenle içerde oynarken, o mutfakta iş yapıyormuş… Duymadı telefonu uzun uzun çaldırmama rağmen… Tam kapatırken açtı gülerek… Unutmuş telefonunu içerde ve sen mutfağa gidip, elinden tutarak telefonun yanına getirmişsin… O küçük öpülesi parmağınla işaret ederek…

Artık beni çok iyi anladığının farkındayım… Sadece beni de değil, etrafındaki pek çok şeyi… Elbise giydiğinde farklı tepkiler veriyorsun sıklıkla giydiğin pantolon ya da eşofmana göre… “Ayyyy” diye kıkırdıyor ve aynaya bakıyorsun bir yandan eteklerini havaya kaldırarak…

Büyüyorsun, büyürken bazen yoruyorsun… Yasakları yapmaktan zevk alıyorsun hala… Tehlikeli işlerden de… Koltuklar, sehpalar, yatakta zıplamalar… “Hayır” dedikçe daha çok ve daha şiddetle devam ediyorsun… İlgilenmediğimde bırakıyorsun bir süre sonra…

Akşamları iş çıkışı seni almaya geldiğimde, “Özledin mi anneyi?” diye soruyorum… Hemen yanağıma bir öpücük konduruyorsun… Bu arada artık bizler gibi öpmeyi biliyorsun… Ama bunu sokakta gördüğün herkese yapmak istediğin için bozuluyorum haberin olsun… Tabii ki bu sıcaklığın çok hoş… Ama domuz gribinin ve bin çeşit mikrobun kol gezdiği şu zamanlarda biraz mesafeli olabilsen insanlara… Ya da insanlar biraz duyarlı davranıp seni kucaklarına almasalar hemen… Neyse bunu belki de ayrı bir postta anlatmalıyım…

Uykuların hala berbat… 4-5 günde bir mola verdiğin için olsa gerek hala ayakta kalabiliyoruz… O geceler bizim için en büyük ödül, her ne kadar bir sonraki gecenin “Verdiğimi alırım” felsefesiyle yine sen tarafından kabusa dönüştürüleceğini bilsek de…

Bana hep düşkündün ama bir süredir babana da çok bağlandın…Bazen beni saf dışı bırakıyorsunuz ve ben buna bozuluyorum… Yok yok bayılıyorum…

Yeni kelimeler, yeni oyunlar, yeni mimikler… Bu kez saymayacağım her birini tek tek… Bir çok şey daha ben kayıt altına alamadan unutuluyor senin tarafından… Bense unutmuyorum hiç… Ve baban… Akşamları oturup dalga geçiyoruz seninle, yaptıklarınla… Bozulma sakın dalga geçtiğimiz için… O kadar sevimlisin ki mümkün değil başka türlüsü… Unutmuyoruz dedim de, şimdilik tabii… Yoksa annecin bu uykusuzlukla yakında kendini bile unutacak…

Ve bu aya özgü şeyler var... En sevdiğin oyun saklanmak ve "cee" yapıp ortaya çıkmak... En favori yerin çamaşır askılığı... O serili çamaşırların arasından yüzünü çıkardığında pek bir sevimli oluyorsun... Bir de yeni bir mimik geliştirdin... Hoşuna giden bir durum olduğunda, biri sana bakıp gülümsediğinde, gözlerini kısıp, burnunu biraz buruşturup tebessüm ediyorsun...

17 ayını tamamladığın bu günde hala “anne” dememekte ısrarlısın onu da belirtmeden geçmeyeyim…

7 yorum:

ELİF dedi ki...

özlem anne demeyecek bunlar bize, anladım ben, gerçi Rüya arada "nea" benzeri bişey demeye başladı yavaş yavaş. Ama ben şu domuz gribinden çok korkuyorum hem de çok.

Anne İş'te dedi ki...

Özlem'cim,daha nice aylarınız olsun..

Karbiberime de maşallah ve bu ay işlerin biraz daha yoluna girdiğini göreceksin..Eminim az kaldı,ödül geceler artacak inşallah

Güneş dedi ki...

o mimik yüzümde canlandı...Ayyy deyişi de begümde öyle içten söyler ki Ayyy:=))

Güneş dedi ki...

O mimik yüzümde canlandı :=) Begümde önceden anne derdi şimdi nenne oldu? ama baba hep ağzında ..
Ayyyy çok tatlı bunlar..

elif ada dedi ki...

Nice 17 aylara, 17 yillara guzel bebegim...
Sevgiler
Umur & Ada

füsfüs dedi ki...

yeni birşey giyip aynanın karşısında ayyyy derken ne tatlı oluyorlar değil mi, şimdiden anlıyorlar yeniyi ciciyi, hayret ediyorum
bu fotoğrafı da çok beğendim, eline sağlık

esra dedi ki...

alyada babacı son zamanlarda ve bende çok bozuluyorum.. bizimd euykular hala çok düzensiz bu gecede kavga gürültü uyudu.. maşallah ama sağlıkları yerinde, en önemliside bu.. sevgiler öpüyorum karabiberi..