28 Eylül 2009 Pazartesi

16 dedikleri

Yazmak istediğim çok şey vardı ama hepsi uçup gitti sanki… Hızlı günler yaşıyoruz ondan belki… Hız bizden değil ondan kaynaklı… Dün babasının dediği gibi, “Hafta sonu işe giderken bile daha az yoruluyorum” diye… Onun bitmeyen enerjisine hayret ediyorum ama daha çok kendiminkine… Bunca yorgunluk ve uykusuzluğa rağmen ona yetişmeye çalışıyorum ya…

Yeni kelimelerimiz var… Baba, dede, mamadan sonra bebe, cici, teyze ve isimler... Babaya, dedeye isini söylüyor… Canı isterse söylediklerimizi tekrar ediyor ama ikinci bir kez duymamız her zaman mümkün olmayabiliyor… Ama anne yok kesinlikle…

Hala sokakta gördüğü herkese el sallamaya ve öpücük göndermeye devam… Ve o öpücük sesini çıkarmak için ağzına verdiği şekil görülmeye değer… Son zamanlarda sarılmayı öğrendi… Sarıl dediğimizde bazen de canı istediğinde başını omzumuza yaslayıp, kollarını boynumuza doluyor… Ve duygularını ifade etmek için öyle bir ses çıkarıyor ki… Lezzetli bir yemek karşısında çıkardığımız ses gibi evrensel olmadığı için yazıya dökmem ya da anlatabilmem imkansız… Sevdiği kişilerin fotoğraflarını eline alıp öpüyor… Sevgisini ifade edebilmenin en kestirme yolu bu onun için… Geçen gün bir pet shop’ta gezdirirken farelerin olduğu fanusu da öpmeye kalktı…

Çok ama çok hareketli… Çok ama çok inat… Ve çok başına buyruk… Yine de bazen o kadar ödlek ki ve o zamanlarda öylesine sevimli ki… Her sabah babaannesine bırakmak için birlikte çıkıyoruz evden… Kapalı garajda elimi bırakıp ordan oraya koşturuyor, çığlık denemeleri yapıyor… Sonra ışıkların tek tek sönmeye başladığı görünce panikle koşuyor ve bacaklarıma yapışıyor… O panik anında takındığı tavır beni bitiriyor resmen…

Şarkı söylüyor kendi diliyle… Bunu uzun zamandır yapıyordu ama şimdilerde içinde gerçek kelimeler var… Mesela Ali Babanın Çiftliği’ni çok sık söylerim ben… Baba diyor o da… Hayvanların seslerini çıkarmaya çalışıyor… Küçük Kurbağa’nın ku vak vak kısmını söylüyor benzeterek…

Bir de farkında olmadan saymayı öğrenmiş… Ben parmaklarını sayardım yemek yedirirken oyalama için… Şimdi bir elinin işaret parmağını öteki elinin avucuna vurarak sayıyor… Tam çıkmasa da örtüşüyor sesler… İr, ki, u…. diye… Ama tek başına değil tabii, bana eşlik edebiliyor sadece… Yine de çok şaşırdım… Emin olmak için denedim defalarca…

Tuvalete birlikte giriyoruz bazen… Çiş diyor hemen… Kakasını yapmadan önce değil yaptıktan sonra söylüyor bizimki…Bu aralar en favori oyunu elleriyle yüzünü kapatıp “cee” yapmak… Daha doğrusu “cii”…

Düz duvara tırmanacak nerdeyse… Basamak, yükseklik, kutu benzeri bir nesne gördüğü an mutlaka üstüne çıkıyor… Erken yürümesine rağmen yerden kalkmasını geç öğrenmişti… Doğal olarak koltuklara tırmanmayı henüz beceremiyor… Ama daha alçak olduğu için sehpalara çıkma konusunda sınır tanımıyor… Semazen dönüşü ve geri geri yürüme geçtiğimiz aylar kadar yoğun olmasa da devam ediyor… Bir de küçük koltuk, sandalye, basamak gibi şeylere oturmaya bayılıyor… Aslında şu İkea’nın masa sandalyelerine bayılmıştım ama bu aralar İstanbul’a gitme durumum olmadığı için alamadım… Katalogta da göremedim maalesef… Ben de şu her yerde satılan resimli takımlardan aldım… Bizimki çok sevdi ama biraz yüksek kaldı masa da, sandalye de… Yardımsız oturamıyor ve oturunca da ayakları havada kalıyor… Şimdi şu küçük koltuklardan arıyorum ama nerde bulabileceğimi bilmiyorum…

Suya olan merakımız bitmedi hala… Yere bir damla düşse dokunup kafasını sıvazlıyor… Bardakla içmeyi öğrendi sayılır ama eline veremiyorum… Çünkü oyun olsun diye sırf başından aşağı boca etmeye kalkıyor…

Pipetle meyve suyu içmeye bayılıyor… Milupa’nın organik meyvesuları… Yaz başında öğrenmişti ama şimdilerde iyice ustalaştı… Lüp diye çekip, bitiriyor…Ama bu kısa işlem sırasında suratının aldığı şekil inanılmaz tatlı… Hani benim de onu lüp diye içime çekesim geliyor…

Söylediğimiz her şeyi anlıyor… Kendiyle ilgili koşulduğunu fark ediyor ve mutlu oluyor… Bense sanki yeni yeni onun dilini çözmeye başladım… Ama çok da başarılı olduğumu söyleyemem bu konuda… Hani anneler anlardı bir tek onların dilinden???

16 yorum:

Betül dedi ki...

Özlemcim dediğin gibi ne kadar benzer şeyler yaşıyoruz biz.Bizim bir farkımız var belirtmeden edemicem....Nilsu kaka ve çiş söylüyormuş bizde tık yok hala...fark bu:)
Bu arada blogda da yazdım keşke aynı şehirde olsaydık...

Güneş Akay dedi ki...

Kendince şarkılar söyleyip,sayılar saymaya başladı yani çok güzel. :=)
Yüz ifadesi çok hoş gerçekten, begümde su ile oynamayı bırakmadı bende bardakla su verdiğimde direk üzerine döküyor tekrar isteyip oyun yapıyor, bende her seferinde çok az su koyuyorum bardağına alışması için o zaman içebiliyor,hoşunada gidiyor gülüyor. Masa sandalyeden aldık bizde,bu haftasonu çokk sevdi.Haberim olsaydı yardımcı olmaya çalışırdım.

burcu dedi ki...

ben de keşke aynı şehirde olsak demiyor değilim...
bu arada nilsunun saçlarını mı kestirdiniz?

Burcu dedi ki...

Özlemcim, o koltuklar bellona istikbal tarzı yerlerde var, bir bak istersen. Onların enerjisi hiiç bitmiyor maalesef.. Ama onlar büyüdükçe de, birbirimizi anlamaya başladıkça da daha zevkli hale geliyor herşey. Nilsuyla Ardayı bir buluşturmak istiyorum aslında meraktayım çok iki atom karınca biraraya gelince ne yaparlar acaba?? :)

zeynep dedi ki...

özlemcim, koltuklardan bellonada olabilir galiba. ikeadakinden daha kullanışlı masa-sandalya takımlarını da sitelerden yaptırabilirsin aslında:-)

kızımla birlikte okuduk,nilsu'ya bebeg geeelll, bebeg gelll diye bağırıyor.

zeynep dedi ki...

bir de anlatış tarzınla ilgili, o halleri hemen gözümün önüne geliverdi:-)

ELİF dedi ki...

Ama o meyve suyu içerken ki suratın şirinliği neeeeeeeee???? Ya özlem nasıl öğrettim pipetle içmesini ben de öğretmek istiyorum....

Sen Gelince dedi ki...

Betül'cüm işine gelirse o da yaptıktan sonra... O yüzden öyle önemli bir fark sayılmaz... Teşekkür ederim bu arada... Eminim çok güzel olurdu:)

Güneş'cim sayıları eşlik ederek sayabiliyor şu anda ama... Nilsu bazen sulukla içerken bile ağzında tutup oyun yapmaya kalkıyor... Masa sandalye için keşke arasaydım seni:(

Sen Gelince dedi ki...

Irmak bebeğin sevgili annesi çok teşekkür ederim:) Nilsu'nun saçlarını çevreden gelen yoğun baskılar karşısında artık pes ederek kestirdim... Önce pişman oldum ama sanki biraz toparladı gibi...

Burcu'cum teşekkürler mutlaka bakacağım... Çok memnun olurum ne zaman istersen:) Ama ne olacağını söyliyim... Bizimki Arda'yı görünce dut yemiş bülbüle dönecek... Hani deli deliyi görünce sopasını saklar misali:) Sonuçta Arda hem erkek, hem daha büyük...

Burcu dedi ki...

Özlemcim ben de bu aralar Ardaya masa sandalye bakıyorum da.. bir fotosunu koyabilirsen Nilsununkinin, bir de memnun musun? Ben nasil birsey alacağıma karar veremiyorum. İkea da dediğin gibi zor. kargo parası daha pahalıya geliyor. :(

Sen Gelince dedi ki...

Zeynep'cim sağol bakacağım mutlaka... Beril hanım büyümüş de annesiyle birlikte blog okumaya başlamış anlaşılan... Yerim ben onu... Onun da bebeg gel deyişini gözümün önünde canlandı... Öpüyoruz sizi:)

Elif'cim di mi ama:)))Nilsu yaşını doldurduğunda kuzenim 1 ay büyük oğlunun pipetle içtiğini söyleyince çok şaşırıp bir deneyim demiştim... İlk seferde biraz zorlamayla oldu... Üçüncü de uzmanlaşmıştı... İlk seferde kutuyu biraz sıkarak pipetten ağzına kendiliğinden geçmesini sağla... İlk seferde çekmeyi bir bıraktığında bir daha tutturması zor oluyor ama çok eğlenceliydi o halleri:)

Sen Gelince dedi ki...

Burcu'cum ben bir kaç yere baktım, bir de internetten araştırdım... Benim aldığım ve ikea dışında pek seçenek yok... Benim aldığımın katlanabilir olması güzel... Böylece ortada olmasın istersen kaldırabiliyorsun... Ama Nilsu'ya hem sandalyenin hem de masanın boyu biraz yüksek geldi... Yardımım olmadan oturamıyor ve ayakları yere değmiyor... Ama sanırım bir kaç aya daha rahat kullanır... Arda'nın boyu daha uzun olduğu için siz sorun yaşamazsınız sanırım... Ben resmini çekmemiştim ama netten bulduğum bir resmi sana mail olarak gönderdim... Türevleri oyuncakçılarda 50-60 civarında... Ben tesadüfen koçtaş'ta 35 TL'ye buldum...

Anne İş'te dedi ki...

Özlem'cim;

öncelikle maşallah küçük kuzuma.Nice aylar,yıllar görsün...

Öyle güzel anlatmışsın ki her detay gözümde beliriverdi;ama o resim var ya pipetli olan,bayıldımmmmm:))

İkea;ezel 88 cm.'e ulaşmasına rağmen hala bize de yüksek geliyor.Ben de şimdilik marketlerde kolayca bulabileceğin plastik sandalye ile masa(aslında sepha)dan aldım.Boyu erince alırız artık.Ha bir de ikeadan karar verirsen,bilgileri yolla ben de Bursa'dan alıp,ulaştırabilirm sana..

Küçük koltuklardan ben de arıyorum..

sevgilerimle,öperim karabiberimi de

Sen Gelince dedi ki...

Dijle'cim ne güzel şeyler yazmışsın yine teşekkür ederim:)

İkea'nın da yüksek olduğunu öğrenmem iyi oldu... En azından daha fazla aklım kalmayacak... Teklifin için sağol... Memnuniyetle ararım... Katoloğu var aslında ikea'nın ama her şey olmuyor katolagda...

Çok öpüyoruz seni ve Ezeli... Lütfen benim için anneciğini de öp:)))

Demet dedi ki...

özlemcim suyla oynamaktan daha uzun bir süre vazgeçmeyecekler sanırım ben de çok muzdaribim..deniz de 13-14 aylıktan beri pipetle içiyor ve sıkça da pipeti çıkarıp suyu fıskiye gibi çıkarıveriyor..suratını ısırmak geldi içimden o nası tatlı bir ifade öyle:-)

Sen Gelince dedi ki...

Demet'cim haklısın galiba:) Neyseki Nilsu daha pipet yapabileceği şeyleri keşfetmedi:))) Teşekkürler bu arada:)