22 Ağustos 2012 Çarşamba

Küçük kaçamaklar







Yine o kadar uzun zaman oldu ki buralara uğramayalı. Garip bir suçluluk içerisindeyim. İnsan ipin ucunu bir kaçırınca toparlayamıyor kolay kolay. Aslında yazılacak ne çok şey var kim bilir? Ama pek çoğu atlanacak bir şekilde. Yazmadığım gibi kimseyi de okumadım bu süre içinde. Herkesle bağım kopmuş gibi. En iyisi parça parça yazmak sanırım.

En son 1 ay gecikmeli olarak doğum günü partisi yazmıştım. Üstünden artık çok geçti ama doğum gününün hemen ertesinde Kıbrıs’a gittik. Çok güzel geçti 4-5 günlük kısa tatilimiz. Hani 4 yaş mucizesinden bahsediyorlar ya, gerçekten doğru olduğunu düşündürdü bana bu tatil. Bir süredir Kıbrıs’ta yaşayan yakın arkadaşlarımız var. Otele bağlı kalmayı düşünmediğimiz için, öyle büyük tatil köylerini değil, küçük bir oteli tercih ettik. Zaten kaldığımız yere de yatmadan yatmaya uğradık. 6 yetişkin, 3 çocuk şeklinde son derece keyifli bir kaçamak oldu bizim için. Ara ara bize arkadaşlarımızın arkadaşları eklenince 8 yetişkin, 4 çocuğa çıktı sayımız. Yedik, içtik, gezdik, denize girdik… Çocukları gece, arkadaşımızın bakıcısına bırakıp dışarı bile çıktık. Kıbrıs’ta geceleri ne yapılırsa onu yaptık:)

Birkaç hafta sonra bu kez de Nilsu’dan biraz küçük bir kızları olan yakın arkadaşlarımızla bu kez Amasra’ya bir hafta sonu kaçamağı yaptık. Gerçekten çok keyifli ve dolu dolu geçen bir iki gün oldu. Şansımızdan hava çok güzeldi ve çocuklar denizin tadını çıkarabildi. Biz de balık ve deniz ürünlerinin, keyifli sofraların… Yine gördüm ki Nilsu’ya bir arkadaş varsa, minimum sorunla geçiyor günlerimiz. Uykusunu, yemesini çok sorun haline getirmeyip, akışına bıraktığınızda her şey çok daha rahat oluyor.

Ana tatilin ayrıntılarını bir sonraki posta bırakayım en iyisi. Bu arada unutmamak adına birkaç diyalog. Bunların üzerinden de birkaç ay geçti aslında ama idare edeceğiz artık.

- Baba bak ne yapıyorum.
- Hmmm aferin sana.(Önemli bir haber seyreden baba, kafasını bile çevirmedin söylemiştir bunları)
- Babacım sen başka tarafa bakarken de mi görebiliyorsun?
- !!!?

- Nilsu’cum artık oyuncaklarını ayırıp, bir kısmını ihtiyacı olan çocuklara vermemiz gerek.
- Hayır olmaz anne! Ben oyuncaklarımı vermek istemiyorum.
- Ama tatlım çok fazla oyuncağımız var ve artık odana sığmıyor. Oynamadıklarımızı başka çocuklara verirsek onları da mutlu ederiz.
- Ama anne ben hepsiyle oynuyorum ve hepsini seviyorum.
- Bak hayatım oyuncaklarının bir kısmını verirsek yeni oyuncaklar için de yer açılmış olur hem.
- Hayır dedim ya anne. İstemiyorum. Niye başkalarına veriyorsun oyuncaklarımı? Mesal şimdi ben seni başkalarına versem üzülmez misin?

- Nilsu’cum, siz anneyle gidedurun, ben bir markete uğrayıp geliyorum arkanızdan.
- Tamam eyvallah.

- Dur bakalım Nilsu, bakalım bunu yapabilecek miyiz?
- Tam isabet anne, onikiden vurdun.
- !!???

- Anne ben adımı değiştirdim. Artık Nilsu deme bana.
- Öyle mi? Peki ne diyeceğiz bundan sonra sana?
- Sarışın uçan melek.
- Hmmm (Aslında “Ben de oturan boğa” demek istedim ama ağzımdan sadece bu çıkabildi. )

Bu son zamanların en favori lafları de beren aşısı (verem aşısı oluyor kendileri) ile Karagöz ve Havicat:) “Vi” yi uzatarak söyleyeceksiniz ama:)

7 yorum:

elif-kayra dedi ki...

son zamanlarda hepimizde var o yazama ma derdi ☺☺☺
maşallha neçok büyümüş bu sarışın uçan melek

Serpil dedi ki...

Tatlım benim. Zaten konuskandı, daha da buyuyunce nasıl da bulbul olmus:) operim ozlemle yanaklardan..
Fotolar super Özlemcim..

Esin dedi ki...

Çocuklar büyüdükçe kopuyoruz galiba bloglardan...Ondan sonra ara ara vicdan azabı ile dolu bir-iki yazı yazıyoruz:)
Sarışın uçan meleğe de çok güldüm :)))

Dijle dedi ki...

Sen arada sırada da olsa zlem'cim;yazmak kadar sevdiklerimiz okumak da iyi geliyor.Karabiberimi de öperim...

Deniz dedi ki...

Sen başka tarafa bakarken de mi görebiliyorsun:))) Tüm babalara ithaf olunur

AYK dedi ki...

Merhaba, Kurban Bayramında da anne-baba ve çocuk Kıbrısa gitmeyi planlamaktayız... Nerde kalalım nerde yiyelim Neler yapalım ? Yardımcı olursanız çok memnun olurum. Tşk...

Sen Gelince dedi ki...

Özge hoşgeldiniz, teşekkürler:)

Elif evet uzun süre görmeyince fark daha iyi anlaşılıyor:)

Serpil'cim teşekkürler:)

Esin galiba ama istemiyorum kopmak:(

Dijle'cim daha sık olacak inşallah:)

Deniz:) Bence de:)))

Ayk bana bir mail adresi verirseniz daha ayrıntılı yazabilirim:) Sevgiler...